Hep seni sevdim, silinmez izi
Sevimli şaşkınlıklarımın o yazdan
Kır kahveleri kuş sürüleri sonra
Konuşmadan oturduğumuz masa iskemle
Demli çay, demli çayın buğusu
O yaz daha mutluydu seninle
Senin mavi miydi ya kalbinin sesi
Bir saat gibi işlerken kendiliğinden
Yine buluştu gözlerimiz sevgiler üreten
O yaz seni ne çok sevdiğimi
Öğrendim bir akarsuyun sessizliğinden
Bulutlardan bulutlara çıkardım o yaz
Çiçekler suladım her günbatımı
Çocuklarla konuştum hüznü unutturan
Yalansız hilesiz sevdim seni
Çiçekler çocuklar ezgiler içinde
———–
Seni Seviyorum
seni seviyorum
çağladıkça coşan su
estikçe dellenen rüzgar
ekildikçe anaçlaşan toprak
öğütler bunu bana
seni severken
türküden türküye geçer ırmak
toprak yaz yağmurlarıyla oynaşır
öğle tozlarıyla dolanır rüzgar ufku
adınla uyarırlar beni
seni seviyorum
bağda çilenen salkım
dalda allanan meyva
öttükçe kendini tüketen kabakçı kuşu
öğütler bunu bana
seni severken
yaz güneşi şehvete boğar bahçeyi
kükürt adetleriyle solar bağ yaprakları
ballı incirde yaşar-bin bir cilveli-aşklarını
turunç gerdanlı kuşlar
haberler getirir sağdıçlarım
gül kurusu mektuplar
seni seviyorum
hayra yorulan düşler
ceviz sandıkta bekarlığının gül suları
taş yastıklarda zümrüdüanka kuşları
öğütler bunu bana
——–
Aşk Var
Yıkandım, bütün sular tenime değdi
Atlasıma yeni dağlar ekledim
Yeniden tasarladım kitabımın kapağını
Seni sevdim, yazdıklarım aşka ilişkin
Bana yeni incelikler kazandıran sevdanın
Sularında yüzüyorum, ruhuma değiyor sular
Evet seni sevince öyle oldu, şaşırdım
Dallarımda zerdali, yelkenimdeyse rüzgâr
Kırgınlığa uyaklı şiirler yazıyorum
En az kırk yerinden yırtıktı kalbim
Gör yarışa kalktım büyük akan nehirle
Aşk var, köprü aramam karşıya geçmek için
——-
Senin İçin / Cenap Şehâbeddin
Sesin işler gibi bir şûh kanat gamlanma,
Seni dinlerken olur kalbim uçan kuşlara eş;
Gün batarken sanırım gölgeni bir başka güneş,
Sarışınlık getirir gözlerin akşamlarıma.
Doğuyor ömrüme bir yirmi sekiz yaş güneşi,
Bir kuş okşar gibi sen saçlarımı okşarken.
Koklarım ellerim gülleri koklar gibi ben;
Avucundan alırım kış günü bir yaz ateşi.
Gönlüme avdet eder her unutulmuş nisan
Ne zaman gençliğini yolda hırâman görsem.
Eskiden pembe dudaklarda dağılmış busem
Toplanır leblerime, bir gece dargın olursan.
Seni zambak gibi gördükçe açık pencerede
Gül açar bahtımın evvelki hazanlık korusu.
Genç eder ufkumu hülyâlarımın genç kokusu;
Sorarım ak saçımın örttüğü yıllar nerde?
Cebhemi varsın o solgun seneler soldursun
Yeni yıldız gibi doğdukça güzel her akşam,
Gençliğin böyle benimken kocaman, hiç kocamam .. .
Ruhûm, ölsem bile ben, sen yaşayan ruhûmsun
———-
Hiç Sıkılmam Ki Ölmekten
Kapımda ayak sesleri
Hiç bitmeyen bir sevdaya nöbet tutuyor
Fakat bilmezler ki bu adam
Sebepsiz dışarı çıkmıyor.
Öyle ya
Ya siz sıkılacaksınız beklemekten
Ya da ben sıkılacağım sıkılmaktan
Fakat yine de bahsetmeyeceğim
Dışarıya çıkmaktan
Ama olsun, çekilirim bir kenara öylece
Bir sevda masalı daha yazarım kendimden
Kendime aşık olur ve kendimi öldürürüm
Tekrar diriltip tekrar aşık olurum
Hiç sıkılmam ki ölmekten.
O da olmadı
Bir avuç kalp sunarım size, çirkinlikten yoksun
Ya kanıp gidersiniz sevinçten
Ya da bir şair oluverirsiniz aniden
Bir yanıma kan tükürürüm o zaman
Bir yanıma gözyaşı
Ama yine de sebepsiz çıkmam dışarı.
——–
BİLMEM…BENİM HİÇ SENİM OLMADI Kİ…
Bilmem öyle delice sevmeleri
Katıksız…
Bir çift gözde kaybolmak ta neymiş ?
Anlamsız yaşarım hayalleri,
Bilmem…Benim hiç SEN im olmadı ki…
Kalp çarpıntısı nedir ? anlamam.
Aşkın sesi titretmez nefesimi,
Dalıp gitmem sonsuz hayallere,
Hiç yaşamam bahar mevsimi.
Bilmem…Benim hiç SEN im olmadı ki…
Elimi avuçlayan bir el özlemedim hiç,
Saçımda dolaşan bir nefes…
Bu kalp şaha kalkar mı bende ?
Kanar mı böyle derin ve ince ?
Bilmem… Benim hiç SEN im olmadı ki…
Uzun saatler beklermiyim aşkı kapımda ?
Sonsuz acı ıdır bu özleyiş ?
Yarin yüreğini duymak mıdır ta derinde ?
Issız bir köşede ve yapayalnız…
Bilmem…Benim hiç SEN im olmadı ki…
Dilim susar ,aşk sözleri yok lugatimde,
Ne kadar sıradan, haince…
Bulamaz mıyım O’na diyecek bir tek hece?
Adını ta içime çeke çeke …
Bilmem…Benim hiç SEN im olmadı ki…
Herşeye sırtımı dönerim de ben ,umarsız…
Sevgiye aç mı kaldı ruhum hoyrat ellerde ?
Bu hayat benim mi ? Kim bu aynadaki ?
Ne çabuk geçti yıllar,sen sendemiydin deme!
Bilmem…Benim hiç SEN im olmadı ki…
Gülüşü bir yaşama bedel mi ? Bu mu yar ?
Bakışı da öldürmeyen bir kurşun öyle mi ?
Ağlamayı unutmuş gözlerde nem mi var ?
Dinle…Susmuyor mu içimdeki çocuğun sesi ?
Bilmem…Benim hiç SEN im olmadı ki…
Aşkla hüzün kardeş mi yoldaş mı böyle ?
Biri böyle mi vicdansızca hayatı geçirir ele ?
Güç tükenir hayal mi devam eder ? Söyle !
Nasıl diyeyim seni delice seviyorum ! diye ?
Bilmem… Benim hiç SEN im olmadı ki…
Oldu mu SEN söyle !!!
———
Seviyor musun?
Seviyor musun? diye sorma bana.
Git diyen sensin.
Ne ayrılmayı,ne de yaşanacak aşkımızı toprağa gömmeye hazır değilim.
Senin kadar hırçın dalgayım ben de,senin kadar korkağım
Bir dokunuşla yıkacak,yakacak kadar isyandayım;
ama inandıramadım seni sevgime.
Sen yargılarken beni beyninde,bense gözlerinin içine bakıp ağlıyordum.
Bir tek ağzından çıkacak söze bağlıydı.
Oysa sen suskunluğu seçmiştin.
Aşkın içine birkez girdimi ama ,niçin,keşke ve kuşku teslim alıyor her zerremizi;
ama ama yalanı sokmadım ikimizin aşkına.
O aşk ki bazen bir kirpikten süzülen damla bazende okyasının ortasındaki yakamoz.
Nasılda seninle geçen saatler güzeldi.
Bu yalancı dünyamda zaten sen vardın hepde sen olacaksın, herşey ne güzeldi;
ama sen bunada inanmadın.
Ahh bu amalar,keşkeler,sorular yokmu..
Yaşamak varken şu sevdayı,aşkı delicesine bu amalar bu keşkeler bu sorularla neden boğarız aşkımızı,sevdamızı?
Nasıl nasıl inandırabilirim seni?
Ben seviyorum dedikçe,sen inanmadın. aşagıladın, kaçtın benden!
Zaten sevgini söylemeyip,kırıcı sözler ne varsa suratıma haykırdın.
Huzurlu değilim diyordun ya,huzurlu ol artık.
Gülüşlerimi,buselerimi, sana olan aşkımı’da alıp gidiyorum.
Gidişim yürekten değil.
Zorunluluktan yeter ki huzurlu mutlu ol diye.
Sanma ki benden sakladığın duygularının farkında değilim.
Beni her gittiğin yere götüreceksin çünkü ben senin gözlerinde,yüreğinde olacağım.
Ne yazık ki toz duman edemedim sana olan duygularımı.
Busemin kokusu kalacak göğsünün üstünde bizi bir imkansızlığa mahkum ettiğini anlayacaksın, ama çok geç olacak çünkü ben ölmüş olacagım
Şair: mehmet
———-
Sevgiliye
O kadar yakınsın ki bana,
Bir o kadar da uzak,
Sanki ilk defa aşık olmuş gibiyim,
Uzana bilsem bir adım kadar yakın,
Ama sanki ayaklarıma prangalar vurulmuş,O bir adımı atamıyorum,
Sadece seyrediyorum seni,
Dizlerine yatıp, elini sımsıkı tutmak istiyorum,
Gökyüzüne bakar gibi,
Gözlerine dalmak istiyorum,
Sana bakarken prangaların ayağıma değil,
Yüreğime vurulduğunu hissediyorum,
İçin için yanan yüreğime,
Seni sevenin ben değil,
Yüreğimin olduğunu anlıyorum,
Yüreğim senin dostluğunu istiyor,
Yüreğim senin sıcaklığını istiyor,
Kırmamı söylüyor zincirleri,
Ve ilk defa kırmaya çalışıyorum,
Doğru bildiğim şeyleri atıveriyorum bir tarafa,
Sırf sana daha yakın olabilmek için,
Zincirlerle bağlı yüreğimi bırakıveriyorum,
Bir kuş gibi ormana,
Yüreğim bir kuş oluyor senin yanında,
Ürkek bir kuş,
Soğuk bir havada titreyen üşümüş bir kuş,
Çok şey değil istediği yüreğimin,
Sadece dostluğunu ve sıcaklığını istiyor,
Senin sıcaklığını,
Sonra kanat çırpıp uçmak istiyor seninle,
O güzellikleri seninle paylaşmak istiyor gökyüzünde,
Dünyadan uzak yüreğim seninle
————
HAKKIMI HELAL ETMİŞİM
Sen bendin ve…
Ben seni bulmuştu…
Nasıl olmuştu ? Bilmem…
O gün…içime doğmuştu.
Bildiğim herşeyi unutacaktım,
Hoyrat rüzgarlar alıp götürecekti beni,
Sırların en büyüğü olacaktın
Dayanılmaz özlemler içimi eritecekti.
En derin köşesinde ruhumun,
Sarılmaz kanayan yaralar deşilecekti.
Ve ömür boyu bitmeyen bir AH ‘ın
İlk tohumları çaresizce yeşerecekti.
Ben…ben ki acizlik yok sözlüğümde,
Şimdi ise ilk sırada , gözümün içinde!
Sen…tuttun yamacımdan,ne istedin de
Yaklaşma bana,yaralıyım,hırpalama diyemedim de…
Gözlerine bakarken
güneşli bir toprak kokusu vuruyor başıma,
bir buğday tarlasında, ekinlerin içinde
kayboluyorum…
Yeşil pırıltılarla uçsuz bucaksız bir uçurum,
durup dinlenmeden değişen ebedi madde gibi gözlerin:
sırrını her gün bir parça veren
fakat hiç bir zaman
büsbütün teslim olmayacak olan…
Şair: Nazım Hikmet
———-
Artık Sevemiyorum
O baslamisti seni seviyorum diye
Bende sevmistim ölesiye
Gezip, dolasir, konusur kene
Bende kanmisim onun her sözüne.
Nerden bilirdim sonunun böyle gelecegini
Bir anda beni terkede bilecegini
O mavi gözlerin yalan söyleyebilecegini
Bir anda dünyami yakabilecegini
Bilmen simdi basksini severmi
Onuda sonunda benim gibi edermi
Yalniz sunu biliyorum
Tek onu sevdim baskasini sevemiyorum.
—–
Bir şarkı duyarsan sevadadan yana
Bir şiir okursan gözyaşı dolu
Ve hüsran olursa her aşkın sonu
Hatırla sevgilim beni hatırla
Sussun bütün şarkılar,
Son bulsun hepsi,
Seni hatırlatan ne varsa,
Ne kaldıysa geriye,
Neyle yetinmişsem bu güne,
Yaşamımla birlikte son bulsun,
Yeter ki
yalnız kendini al git anılarımdan
ancak böyle kurtulurum günahlarımdan
nasıl girdiysen çık rüyalarımdan
benim için sen, hayalsin artık
O suskun akşamın her saatinde,
Kaç gece ağladım duyan olmadı,
Yıllarca yaşadım kalbim dolmadı,
Karşıma gerçekten seven çıkmadı.
Kimisi kul etti, kimisi köle,
Mutluluk yerine verdiler çile,
Hasreti sapladım şimdi kalbime,
Karşıma gerçekten seven çıkmadı. .
Sana söylediğim tüm şarkılarda,
Aşkımı haykırdım duyan olmadı,
Kendimi kaybettim hatıralarda,
Karşıma gerçekten seven çıkmadı. .
Yalnız bir mevsim değil
Yalnız bir bahar değil
Her zaman her yerde bil
Ya seninle ya sensiz!
İstersen öldür beni
İstersen güldür beni
Gün gibi güneş gibi
Ya seninle ya sensiz! .
Ya hep ya hiç sevgilim
Ya seninle ya sensiz
Olamaz başka biri
Ya seninle ya sensiz!
İstersen al at beni
İstersen yarat beni
Dağ gibi deniz gibi
Ya seninle ya sensiz!.
Ansızın kayboldun köşe başında
Zamansız bir deprem koptu bağrımda
Kendimi kaybettim işte o anda
İnan ki dünyayı yıkasım geldi!
Ardına bakmadan gittin o gidiş
Kalbimi koparıp atasım geldi
Bu veda gerçek mi inanamadım
Başımı taşlara vurasım geldi! .
Ellerim titredi veda ederken
Yalvarıp “dur gitme” diyesim geldi
Sen gittin karardı gözümde dünya
O anda orada ölesim geldi! .
Ve seni kaybetmek yok mu
Bulduktan sonra seni kaybetmek
İşte o beni yakan, yıkan, solduran
Ses versem de duyamazsın artık
Yüreğimde kan, gözlerimde kan, dudaklarımda kan.
O seni özlemek yok mu
Saçlarını, ellerini, dudaklarını özlemek
Uzun uzun gözgöze gelmek seninle
Seninle bir olmak, beraber olmak, sevişmek
O seni gizlemek yok mu
Kuşlardan, çiçeklerden bile kıskanıp gizlemek
Seni saklamak içimde delice, divanece
Öylece yaşamak seni, öylece sevmek.
O seni düşünmek yok mu
Geceler dolusu seni düşünmek
Sarılmak karanlıklara sen diye
Sen diye kucaklamak yorganı okşamak, öpmek
O seni beklemek yok mu
Her gün sabahlara dek uykusuz beklemek
Ahh, ayak sesleri, kapı gıcırtıları bilemezsin
Bir defa yaşamaktır o, bin defa ölmek.
Ne büyük bir aşktın anlatamadım
Kimler gelip geçti unutamadım
Uğrunda mevsimler yıllar harcadım
Yine de ben senden vazgeçemedim. .
Aşkın ateş oldu kahrolmam için
Hasret kurşun oldu vurulmam için
Günler asır oldu yıkılmam için
Yine de ben senden vazgeçemedim.
Gözlerin bir kilit vurdu gönlüme
Senden başkasını hiç sevemem
Ne engeller koydu kader önüme
Yine de ben senden vazgeçemem.
Nasıl unutulur böyle sevgiler
Neler yaşamıştık bir düşün neler
Her köşede durur senden gölgeler
Var git gözlerimden, var git bu akşam
Aldığım her nefes seni fısıldar
Gelir ta kalbimden vurur şarkılar
Sana mı sözlenmiş bütün akşamlar
Var git anılardan, var git bu akşam.
Kimisi kul etti, kimisi köle,
Mutluluk yerine verdiler çile,
Hasreti sapladım şimdi kalbime,
Karşıma gerçekten seven çıkmadı. .
Sana söylediğim tüm şarkılarda,
Aşkımı haykırdım duyan olmadı,
Kendimi kaybettim hatıralarda,
Karşıma gerçekten seven çıkmadı. .
Yalnız bir mevsim değil
Yalnız bir bahar değil
Her zaman her yerde bil
Ya seninle ya sensiz!
İstersen öldür beni
İstersen güldür beni
Gün gibi güneş gibi
Ya seninle ya sensiz! .
Olmasa da sevenim
Ağlayanım gülenim
İlk sözüm son yeminim
Ya seninle ya sensiz!
İstersen sevme beni
İstersen bekle beni
Taş gibi toprak gibi
Ya seninle ya sensiz! .
Ya hep ya hiç sevgilim
Ya seninle ya sensiz
Olamaz başka biri
Ya seninle ya sensiz!
İstersen al at beni
İstersen yarat beni
Dağ gibi deniz gibi
Ya seninle ya sensiz! .
Ansızın kayboldun köşe başında
Zamansız bir deprem koptu bağrımda
Kendimi kaybettim işte o anda
İnan ki dünyayı yıkasım geldi!
Ardına bakmadan gittin o gidiş
Kalbimi koparıp atasım geldi
Bu veda gerçek mi inanamadım
Başımı taşlara vurasım geldi! .
Ellerim titredi veda ederken
Yalvarıp “dur gitme” diyesim geldi
Sen gittin karardı gözümde dünya
O anda orada ölesim geldi! .
Ve seni kaybetmek yok mu
Bulduktan sonra seni kaybetmek
İşte o beni yakan, yıkan, solduran
Ses versem de duyamazsın artık Y
üreğimde kan, gözlerimde kan, dudaklarımda kan.
O seni özlemek yok mu
Saçlarını, ellerini, dudaklarını özlemek
Uzun uzun gözgöze gelmek seninle
Seninle bir olmak, beraber olmak, sevişmek
O seni gizlemek yok mu
Kuşlardan, çiçeklerden bile kıskanıp gizlemek
Seni saklamak içimde delice, divanece
Öylece yaşamak seni, öylece sevmek.
O seni düşünmek yok mu
Geceler dolusu seni düşünmek
Sarılmak karanlıklara sen diye
Sen diye kucaklamak yorganı okşamak, öpmek
O seni beklemek yok mu
Her gün sabahlara dek uykusuz beklemek
Ahh, ayak sesleri, kapı gıcırtıları bilemezsin
Bir defa yaşamaktır o, bin defa ölmek.
Ne büyük bir aşktın anlatamadım
Kimler gelip geçti unutamadım
Uğrunda mevsimler yıllar harcadım
Yine de ben senden vazgeçemedim. .
Aşkın ateş oldu kahrolmam için
Hasret kurşun oldu vurulmam için
Günler asır oldu yıkılmam için
Yine de ben senden vazgeçemedim.
Gözlerin bir kilit vurdu gönlüme
Senden başkasını hiç sevemem
Ne engeller koydu kader önüme
Yine de ben senden vazgeçemem.
Nasıl unutulur böyle sevgiler
Neler yaşamıştık bir düşün neler
Her köşede durur senden gölgeler
Var git gözlerimden, var git bu akşam
Aldığım her nefes seni fısıldar
Gelir ta kalbimden vurur şarkılar
Sana mı sözlenmiş bütün akşamlar
Var git anılardan, var git bu akşam.
Kimisi kul etti, kimisi köle,
Mutluluk yerine verdiler çile,
Hasreti sapladım şimdi kalbime,
Karşıma gerçekten seven çıkmadı. .
Yalnız bir mevsim değil
Yalnız bir bahar değil
Her zaman her yerde bil
Ya seninle ya sensiz!
İstersen öldür beni
İstersen güldür beni
Gün gibi güneş gibi
Ya seninle ya sensiz! .
Olmasa da sevenim
Ağlayanım gülenim
İlk sözüm son yeminim
Ya seninle ya sensiz!
İstersen sevme beni
İstersen bekle beni
Taş gibi toprak gibi
Ya seninle ya sensiz! .
Ya hep ya hiç sevgilim
Ya seninle ya sensiz
Olamaz başka biri
Ya seninle ya sensiz!
İstersen al at beni
İstersen yarat beni
Dağ gibi deniz gibi
Ya seninle ya sensiz! .
Ansızın kayboldun köşe başında
Zamansız bir deprem koptu bağrımda
Kendimi kaybettim işte o anda
İnan ki dünyayı yıkasım geldi!
Ardına bakmadan gittin o gidiş
Kalbimi koparıp atasım geldi
Bu veda gerçek mi inanamadım
Başımı taşlara vurasım geldi! .
Ellerim titredi veda ederken
Yalvarıp “dur gitme” diyesim geldi
Sen gittin karardı gözümde dünya
O anda orada ölesim geldi! .
Ve seni kaybetmek yok mu
Bulduktan sonra seni kaybetmek
İşte o beni yakan, yıkan, solduran
Ses versem de duyamazsın artık
Yüreğimde kan, gözlerimde kan, dudaklarımda kan.
O seni özlemek yok mu
Saçlarını, ellerini, dudaklarını özlemek
Uzun uzun gözgöze gelmek seninle
Seninle bir olmak, beraber olmak, sevişmek
O seni gizlemek yok mu
Kuşlardan, çiçeklerden bile kıskanıp gizlemek
Seni saklamak içimde delice, divanece
Öylece yaşamak seni, öylece sevmek.
O seni düşünmek yok mu
Geceler dolusu seni düşünmek
Sarılmak karanlıklara sen diye
Sen diye kucaklamak yorganı okşamak, öpmek
O seni beklemek yok mu
Her gün sabahlara dek uykusuz beklemek
Ahh, ayak sesleri, kapı gıcırtıları bilemezsin
Bir defa yaşamaktır o, bin defa ölmek.
Ne büyük bir aşktın anlatamadım
Kimler gelip geçti unutamadım
Uğrunda mevsimler yıllar harcadım
Yine de ben senden vazgeçemedim
——-
Unut benden kalan ne varsa
Unutmak tesellidir yalnızlığın
Güneşi bir kadeh şarap gibi içip
Delicesine sarhoş olmak
En güzel tarafı imkansızlığın
Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin?
Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar?
Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var;
Kıyısındaymış gibi en sakin denizlerin…
Ne olurdu saadetlerin en büyüğü
İşte ellerimde al, diyebilseydim
Anlardın ve hiç gitmezdin, değil mi
Bir gün olduğun gibi kal diyebilseydim.
Cemal Süreyyadan aşk şiiri
“İki kalp arasında en kısa yol:
Birbirine uzanmış ve zaman zaman
Ancak parmak uçlarıyla değebilen
İki kol.
Merdivenlerin oraya koşuyorum,
Beklemek gövde kazanması zamanın;
Çok erken gelmişim seni bulamıyorum,
Bir şeyin provası yapılıyor sanki.
Kuşlar toplanmış göçüyorlar
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
Cemal Süreya
Sokak lambası altındayım sanırım
Işıklar biraz kent taklidi yapıyor
Rüzgar saçlarımda poyrazını demliyor
Bu mevsim oldukça uzun hazanı düşüyor payıma ayazlanıyor gece nöbetlerinde intiharlarım
Yazdığım her harf kamburuma ekleniyor topallıyorum…
Daha mı bir siyah gökyüzü sigaranın alevi gözüme kaçıyor
Aslında ağlamıyorum ki canım yandı sadece
Kunduramda vurup acıyı hatırlatmasaydı birde; çoktan unutmuştum ellerimi tutuşunu
Hangi masalda mutlu rolüne bürünsem yalanım yüzümden okunuyor
Acıyan bakışlar gözbebeklerimde
Yazık geçiyorlar içlerinden Çok yazık…
Nerde kurumuş bir dal görsem sehpa kuruyor kendime düşlerim
Eskiden böyle değildim ben; şimdi korkuyorum yaşamaktan
“Sen güçlüsün” diye sahte aforizmalar asıyorum duvarlarıma
Az bilinmeyenli bir denklemi çözemiyorum
Benden sen gidince bir kalan olmalıydı…
Olmadı… Olmuyor… Bu denklem her defasında eşitsizlikle bitiyor
Aşkın sahtesi olmaz
Aşk köledir esiri olmaz
Aşk ölümdür tabutu olmaz
Aşk fakirdir ekmeği olmaz
Aşk beterdir halden anlamaz
Aşk delidir dengesi olmaz
Aşk kömürdür külü bulunmaz
Aşk bestedir kalemi susmaz
Aşk oynaktır yerinde durmaz
Aşk misafir kapıda durmaz
Aşk çöldür serabı olmaz
Aşk ummandır denizi olmaz
Aşk gerçektir sahtesi olmaz
Aşk bir oktur hedefi vurmaz
Aşk ömürdür sefası olmaz
Aşk bir inci taşı bulunmaz
Aşk bir bülbül kafesi olmaz
Aşk bir güldür dikeni olmaz
Aşk bir yağmur rahmeti olmaz
Aşk boşa koysam dolmaz doluya koysam almaz
Saniye Uzun
Aşkın gücü
Aşk gönüle ışık tutan,
Aşk nur ile doldurandır.
Aşk geceyi aydınlatan,
Aşk perdeyi kaldırandır.
Aşk destanda aşk sözdedir,
Aşk mana’da aşk özdedir,
Aşk gönülde aşk közdedir,
Aşk ağlatıp güldürendir.
Aşk bu günde aşk yarında,
Aşk sökülmez aşk derinde,
Aşk Ferhat’ta aşk şirinde,
Aşk dağları deldirendir.
Aşk sevginin sıcağında
Aşk sevenin kucağında
Aşk Mevlana ocağında
Aşk hamları oldurandır.
Aşk alınmaz aşk satılmaz,
Aşk bulunmaz aşk atılmaz,
Aşk görülmez aşk tutulmaz,
Aşk her gücü yıldırandır.
Aşk doldurur aşk taşırır,
Aşk kaldırır aşk düşürür,
Aşk yandırır aşk pişirir,
Aşk göz yaşı sildirendir.
Aşk vuslata vardıran güç,
Aşk zamanı durduran güç,
Aşk kemale erdiren güç,
Aşk yaşarken öldürendir.
Aşk bektaşi yolundadır,
Aşk Özhani telindedir,
Aşk Yunusun gönlündedir,
Aşk Mevlayı buldurandır.
Zekeriya Özhan
—–
Sen dünyam ol ben güneşin,
Sen gözlerim ol ben renklerin,
Sen yağmurum ol ben bulutun,
Seviyorum seni sevdiceğim…
Yollar uzak olsa kokun burnumda,
Sesin duyulmasa soluğun boynumda,
Dokunamasamda ellerine,
Seviyorum seni sevdiceğim…
Dolaşayım mecnun misali yana yana,
Hayattayken ben kanamadım ki sana,
Bilmem ki buluşurmuyuz birdaha,
Seni seviyorum sevdiceğim…
Hani yağmur yağar ince ince,
Çam yaprağından akar nazikçe,
Çam kokulum yürek ferahlatanım,
Seviyorum seni sevdiceğim.
—–
…deli dolu…
Yüreğim bir rüzgar gülü…
Sen ise onun rüzgarı;
Sesi,soluğu,nefesi…
Sen yoksan hareket yok…
can yok,hayat yok…
Tatlı tatlı esmezsen ruhuma…
Ruhum susar,içim ağlar,yüreğim donar…
Ölürüm…
Bazen buz gibi esersin üşürüm…
Bazen ılık ılık esersin durulurum…
Ama sensizken anlamsızım.
—–
Bitmeyen sevda…
Sanıyormusun bitecek bu sevda,
Geçen her anımız hep aklımda,
Sen olsanda olmasanda,
Ben hala sendeyim…
Sen bilmiyorsun ben aslında,
Senin için senden vazgeçtim,
Sen duysanda duymasanda,
Ben hala sendeyim…
Yalanmış dünya herşey boş,
Sevince insan oluyor dünya bir hoş,
Yalnız kaldım biçareyim ama,
Ben hala sendeyim…
Bu yürek ilk defa bugün kırılmıyor,
Ben unuttum desem bile yerin hala dolmuyor,
Kalp limanımdan ayrıldın gittin ama,
Ben hala sendeyim..
—–
SENİ SEVİYORUM İŞTE GÜLÜM…
SENİ SEVİYORUM GÜLÜM ÖLÜMÜNE KADAR
SEN BENİM HAHATIMA GIREN IL INSANSIN
SENI TANIDIKTAN SONRA HAYATIM DEGISTI
HAYATIMA GIRDIN GIRELI HAYATIN GUZELLİKLERINI TATTIM ASŞKISIII
OKADAR MUTLUYUM KI SENINLEEEE
GUNLERIMİ SENİ DÜŞÜNEREK GEÇİRİYORUM
ÇALISIRKEN AKLIMDASIN ,UYURKEN RÜYAMDASIN,VE HERGUN ÖLESİN SEVDİĞİM
SENI TANIDIMA OKADAR COK SEVİİYORUM Kİ
İYİKİ TANISMIS VE BİRİRİMİZİ SEVMİŞİZ
OKADAR MUTLUYUM KI SENINLEEEE
—–
UNUTAMADIM…
Can dostlarım demişti bana
Geçer aradan seneler
Küllenir, yok olur acıların
Hiç merak etme
Silinip atılır içinden
Geçmişteki kötü anıların
Çokta uğraştım kömür gözlüm
Seni unutmak için,
Ne yazık ki başaramadım
Bazen puslu ayaz gecelerde
Bazen de ayrılık şarkılarında
Hep seni hatırladım
Aradan bunca yıl geçti de
Sen unuttun mu, bilmiyorum ama
BEN SENİ HİÇ UNUTAMADIM
Kısa Kısa aşk şiirlerine devam edelim;
Ne olurdu saadetlerin en büyüğü
İşte ellerimde al, diyebilseydim
Anlardın ve hiç gitmezdin, değil mi
Bir gün olduğun gibi kal diyebilseydim.
Ne zaman seni düşünsem yaşamak güzel
Bir bahar bahçesi olur güz bahçeleri
En karanlıklarda bile uzanır bir el
Kendiliğinden açar sabaha perdeleri
Sen bastığın yerde çiçeklerin büyüdüğü
Her zaman en güzel, her yerde eşsiz
Sen yaprak, sen köpük, sen kuş tüyü
Sen sevgi nehirlerimin aktığı büyük deniz
Kazımak ulu ağaç gövdelerine adımızı
Yazmak her şeyi bir bir kumların üstüne
O her işkenceye mahkum olmuşluğumuz
O çok sevmek, daha çok sevmek günden güne.
Şarkısız ve sensiz kaldığım nice akşamlar
Gözlerin geçer aklımdan özlemler içinde
Gözlerin bir çigan müziği güzelliğinde
Kirpiklerinde keman, bebeklerinde gitar…
Bir daha dünyaya gelsem
Yine seni severdim
Beni üzesin diye
Beni deli divane edesin diye
Bütün kadehlerimi hep sana adıyorum
Hep senin için bu bir bir boşalan şişeler
Umutsuzluğum, sarhoşluğum senin eserin
Senin yüzünden bu delicesine içmeler
Bir gün anlarsın hayal kurmayı;
Beklemeyi, ümit etmeyi.
Lanet edersin yaşadığına…
Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın..
Seni sevdiğimi işte o gün anlarsın.
Beni çağırdığını bir defa duyabilsem
Avuçlarımda ateş, yorgun gözlerimde nem
Aşarak denizleri bir gün kapına gelsem
Başımı duvarlara vurup ölsem diyorum
Bir yerlere varmadan, nasıl böyle
Hiç durmadan akıp gidiyor günler
Yaşam diye verdiğin bu mu söyle
O mu sırtıma sapladığın hançer
Zamanlar kalleş şimdi, herşey artık bir oyun
Manzaralar hüzünlü insanlar ağlamaklı
Bir akşam getir bana, gizlice ve en saklı
Saatleri birer birer dudaklarında sun
Yokluğun sırtıma saplandı bir bıçak gibi
Akıtır taşa, toprağa kanımı
Dünya seninle aydınlık ve güzeldi
Şimdi bin güneş doğsa götürmez karanlığımı