SEN
Bazen bir kasırga
Bazen dupduru
Sakin sessiz bir nehir
Bazen saf bir gelinlik
Karbeyazında
Bazen dağ esintilerinde
Eşsiz bir koku
Bazen en yücesinden
Dağların doruklarından
Kopup gelen ılık bir rüzgar
Bazen güneşi ısıtan sıcaklığında ……
Bensiz ne haldesin şimdi kimbilir
Sen yoksun bu hayat nasıl çekilir
Gözümde canlanır anılar bir bir
Çaresi yokmu?Seni bana kim getirir?
Bir çiçeksin sen,
Sadece ilk baharda açan…
Bir gülsün sen,
Gönlümden bahçelere taşan
Bu arta kalan hangi yaz akşamının hüzünleri, oysa birbirmizin yaralarıyla sarmalıydık kanayan yerlerimizi. Yokluğuna dayanabilirim sandım, oysa yokluğun bir şiir ben şair olamadım…
Bulutlar kadar erişilmez,
yüksek Yıldızlar kadar uzak ve soğuk
Güneş kadar parlak ve sıcak
Bir o kadar da uzaksın! İstemezsen eğer…
Ay ışığı gibi durgun ve sakin
Bahar yeli gibi müşfik ve engin
Yaz güneşi gibi coşkun Bir o kadar da yakınsın!
İstersen eğer…İstersen yüzünde açar güller,
İstersen ışıldar gülen gözler,İstersen dilin neler söyler,
İstersen çarpar yürekler,İstersen coşar gönüller,Her şey;
Sen istersen eğer…
Hüzün yakışmıyor bu aşka, gülüm. Hüzün yakışmıyor ama: Gece, sen yoksun ve ben buradayım…
İnan ki! Kırılmış bir ayna gibi
Paramparça, kırık dökük aşkımız
Çaresizliğin, ümitsizliğin türküsü
Türkülerin en içlisi, en hüzünlüsü
Büyük aşkımız
Unut benden kalan ne varsa
Unutmak tesellidir yalnızlığın
Güneşi bir kadeh şarap gibi içip
Delicesine sarhoş olmak
En güzel tarafı imkansızlığın
Sen benim gökyüzümdün, denizim, toprağımdın,
Şimdi bir hatıra olamazsın belirsiz, uzak
Biliyorsun bazı şeyler vardır elimizde olmayan
İşte öyle imkansız birşey seni unutmak
Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin
Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar
Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var
Kıyısındaymış gibi en sakin denizlerin
Zannetme ki herşey bitti sevdiğim;
Birgün yeşerecek şu sararmış yapraklar.
Ve bundan sonra kim severse dünyada;
Seni ve beni hatırlayacaklar
Şu anda hiç bir şey mümkün değil.
Şu anda her şeyden ayrı, her şeyden uzak
ve her şeyden mahrumum ben.
Şu anda sadece yalnızlık ve kahır.
aşkın hangi halinde tanıştıkta
çekimine giremiyoruz bir türlü,
senmi çok uzağımdasın benim,
ben mi çok yakınım senin uzağına,
sorularla kafanı karıştıracak değilim.
bana ve kendine geldiğin an,
haberim olsun lütfen.
Bırak ellerimi
Üç satır yazacağım
Üç satırda sen! …
Bırak gözlerimi
Dört yana bakacağım
Dört yanda sen! …
Bırak yüreğimi
Bin kere seveceğim
Bin kerede sen!
Seni yüreğimden atabilsem atamıyorum,
Seni gözlerimden silebilsem silemiyorum
Sensizlik acısını çekemiyorum,
Dönersen diye koştum camlara
Ama yoksun yine yok..
Yüzümde geçmişten kalma anıların yorgunluğu..
Ve Vakitler dolmuş benden habersiz
Gitmek gerektiğini bilen bir zihniyeti kabullenemiyor yüreğim…
Bırak ellerimi
Üç satır yazacağım
Üç satırda sen! …
Bırak gözlerimi
Dört yana bakacağım
Dört yanda sen! …
Bırak yüreğimi
Bin kere seveceğim
Bin kerede sen!
Şu anda hiç bir şey mümkün değil.
Şu anda her şeyden ayrı, her şeyden uzak
ve her şeyden mahrumum ben.
Şu anda sadece yalnızlık ve kahır.
Inan ki! Kırılmış bir ayna gibi
Paramparça, kırık dökük aşkımız
çaresizliğin, ümitsizliğin türküsü
Türkülerin en içlisi, en hüzünlüsü
Büyük aşkımız
Unut benden kalan ne varsa
Unutmak tesellidir yalnızlığın
Güneşi bir kadeh şarap gibi içip
Delicesine sarhoş olmak
En güzel tarafı imkansızlığın
Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin?
Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar?
Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var;
Kııysındaymış gibi en sakin denizlerin…
Ne olurdu saadetlerin en büyüğü
İşte ellerimde al, diyebilseydim
Anlardın ve hiç gitmezdin, değil mi
Bir gün olduğun gibi kal diyebilseydim
Ne zaman seni düşünsem yaşamak güzel
Bir bahar bahçesi olur güz bahçeleri
En karanlıklarda bile uzanır bir el
Kendiliğinden açar sabaha perdeleri
Sen bastığın yerde çiçeklerin büyüdüğü
Her zaman en güzel, her yerde eşsiz
Sen yaprak, sen köpük, sen kuş tüyü
Sen sevgi nehirlerimin aktığı büyük deniz
Keşke yalnızlığım kadar yanımda olsaydın
Keşke yalnızlığımla paylaştığımı seninle paylaşsaydım
Keşke senin adın yalnızlık olsaydı
Ve ben hep yalnız kalsaydım
Vakit gece yarısı ben seni düşünüyorum
Islak gözlerim camda belki gelir diyorum
Hani bir şarkımız var ya hep onu söylüyorum
Öylesine sevdim ki unutamıyorum
Hüznümün virgülüsün
Bir gidensin bir gelen
Yıkabilsek aradaki duvarları, ah ne olurdu
Hüznümün virgülü değil de noktası olabilsen
Rüzgarın keman çaldığı ve damlaların
Pencerene vurduğu soğuk bir gecede
Yatağına uzanıp hayalini kurduğun
Ve keşke dediğin tüm güzellikler senin olsun
Seni tarihte arayıp coğrafya da buldum
Fizik de formulleyip resimde süsledim
Türkçe de söylüyorum
Seni seviyorum
Zaman kayar ellerinden tutamazsın
Sel gibi akar göz yaşların kurutamazsın
Öylesine bendesin ve öylesine sendeyim ki
Unutmak istesen de unutamazsın
Dünyadaki herkes için herhangi birisin,
Ama herhangi biri için dünyalara değersin
Ne yazık yüreğimde mahkum cezan
Ömür boyu sevilmek hem de sevildiğini bilmeden
Ne zaman ki sağır bir ressam
Gülün kristal bir zemin üzerine düştüğünde
Çıkardığı sesin resmini çizebilirse
Sana olan sevgim o zaman bitecektir
Üç beş sayfa koydum masaya
Birde kalem aldım elime
Bir sayfa benim, bir sayfa senin
Son sayfada bizimdi
Beni bir satırda anlattım
Seni bir sayfada
Bizim sayfamız boş kaldı
Kalemden kıskandım, kağıttan kıskandım
Bizi kendimize sakladım
O boş sayfanın yerine
Bize ait her şeyi
Kalbime yazdım.
Bu Sabah Başkaydı
Bu, senden ayrı kaldığım…
…güne sensiz başladığım ilk sabahdı…
Bu sabah, el ele dolaşan aşıklar gördüm
Soğuktan üşüyen ellerini sımsıkı tutup ısıtan aşıklar…
Bu sabah aşıklar gördüm bir kenarda oturan…
üşüyen sevgilisinin üzerini kollarıyla saran.
Bu sabah aşıklar gördüm…
…hiç görmediğim gibi, hiç hasret kalmadığım gibi…